1 Ağustos 2012 Çarşamba

Macaristan Milli Marşı - National anthem of Hungary ''Magyar Himnusz''

Macaristan Milli Marşı - National anthem of Hungary 
''Magyar Himnusz''  Macar Milli Marşı,1844 yılında Frence Erkel tarafından bestelenen başarılı bir çalışmadır sözleri 1823 yılında yazılmıştır,17.y.y. anlatır,lakin belirli yerleri buram buram Türk düşmanlığı da kokar,Türkçesi hiç hoş anlama gelmeyen buram buram Türk düşmanlığı kokan bir milli marştır. Lakin 2008 itibari ile 2 yılda bir Turan kurultayı düzenlenir son yıllarda dostluk ilişkilerimiz tavan yapmıştır, yazarı ferenc kölcsey adında bir macar milliyetçisidir. bazı yerlerinin türkçesini verelim;;

muncuk'un oğulları güzel bir vatanı, seni, kazandı ve tuna nehri ve tisza nehri nereye aksa arpad'ın, kahramanımızın, torunları oraya kök salacak ve orda çiçek açacak. 
bayrağımız senin vahşi türk'ün toprağına diktiğin yerde ,

Şimdi yağmacı moğolların okları üstümüzde toplandı, sonra türklerin kölelerini başımıza çıkardık, 

Osman'ın barbar milletinin ağzından ne kadar sıklıkla çıktı, yenilmiş ordumuzun cesetlerinin üstünde zafer şarkıları.
Magyar Himnusz

Isten, áldd meg a magyart
Jó kedvvel, bőséggel,
Nyújts feléje védő kart,
Ha küzd ellenséggel;
Bal sors akit régen tép,
Hozz rá víg esztendőt,
Megbűnhődte már e nép
A múltat s jövendőt!

Őseinket felhozád
Kárpát szent bércére,
Általad nyert szép hazát
Bendegúznak vére.
S merre zúgnak habjai
Tiszának, Dunának,
Árpád hős magzatjai
Felvirágozának.

27 Haziran 2012 Çarşamba

Tökeli İmre - Imre Thököly


Tökeli İmre 
(d. 25 Nisan 1657 Késmárk - ö. 13 Eylül 1705 İzmit), (Macarca:Thököly Imre)Erdel Prensi, Osmanlı yanlısı ve Habsburg karşıtı bir Macar devlet adamı.

Tökeli İmre 1657'de Kesmark'da doğdu. Avusturya yönetimindeki Protestan Macarların şefiydi. Protestan Macarlar Avusturya İmparatoru'nun Katolik mezhebine geçmeleri için yaptığı teklifi kabul etmediler ve Tökeli İmre başkanlığında İmparatora karşı ayaklandılar.
Tökeli İmre, Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'ya başvurarak, Osmanlı himayesine girmek istediğini bildirdi. Avusturya ile barışı bozmak istemeyen Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa, olumlu karşılık vermedi. Buna rağmen savaşa devam eden Tökeli İmre, yukarıMacaristan'ı ele geçirdi. Fakat taraftarlarından çoğu kendisini terk edince Fazıl Ahmed Paşa'ya yaptığı teklifi, 1681 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'ya tekrarladı ve ona hediyeler göndererek yakınlık kurdu. Tökeli İmre'ye Orta Macaristan kralı ünvanı verildi. Türklerden aldığı kuvvetlerle birçok Avusturya kalesini ele geçirdi. Ancak İkinci Viyana bozgunundan sonra önceden aldığı kaleleri kaybetti.
1688 yılında Avusturyalılara teslim oldu ve Viyana'ya götürüldü. Serbest kaldıktan sonraOsmanlı-Kutsal İttifak Savaşları boyunca Osmanlı Ordusunda görev aldı. Türk ve Tatarkuvvetlerinin başında Transilvanya'ya girdi ve Germen Ordusu'nu yenilgiye uğrattı. Bu başarısından dolayı Tökeli İmre'ye Transilvanya prensliği verildi. Zenta yenilgisinden sonraİzmit'e çekildi. Karlofça barış görüşmelerinde Avusturyalılar, Tökeli İmre'nin kendilerine teslim edilmesini istedilerse de Osmanlı Devleti bunu kabul etmedi. Tökeli İmre 1705 yılında İzmit'te öldü.
Mührünün üzerine "Muin-i Ali Osman'a itaat üzereyim emre, Kral-ı Orta Macar'ım ki namım Tökeli İmre" yazdırmıştır.


Thököly sekiz yaşındayken, Erdel prensi Mihály Apafi tarafından daha önce Máramaros sonra da Árva vilayetleri beyliğine getirilmiştir. 1668-1670 yılları arasında Eperjesi şehrindeki, Lutheran kolejde eğitimine devam etmiştir. Wesselényi adıyla anılan bağımsızlık yanlısı gizli örgütlenme ortaya çıkarılınca - ki bu organizasyonlarda onun babası da yer almıştır - Erdel topraklarına kaçmıştır. Burada Macar Krallığı’na karşı başlayan savaşa katılmış ve 8 Ocak 1680’de de isyancılar tarafından isyan güçlerinin başına getirilmiştir. Orduları sonraki yıllarda önemli askeri başarılar kazanmışlardır. 1682-1685 yılları arasında “Yukarı Macaristan”daki Osmanlıya bağlı bir beylik devleti olan “Orta Macar” beyliğinin başına getirilmiştir. 1685’de Osmanlı güçleri tarafından Várad şehrinde yakalanmış ve 1688 yılına kadar da tutsak kalmıştır. Bunun ardından da toprakların ele geçirilmesi savaşlarına Türklerin safında katılmıştır. 1699 yılında savaşı takip eden Karlofça anlaşması gereğince Osmanlı İmparatorluğu topraklarının iç bölgelerine sürülmüştür. Çok sayıda yandaşı sürgün yıllarında ona eşlik etmiştir. Siyasi mültecilerin kalacakları yer olarak önce Csiprovac ve çevresindeki birkaç köy tespit edilmişti, ama Thököly ve yakın çevresi bu süreç içersinde İstanbul’da ikamet ediyordu. Ancak Thököly eylül 1701 tarihinde izinsiz Edirne’ye gitti. Ardından Thököly ve maiyetindeki insanlar İzmit şehrine (eski Rumca adıyla Nikomedia) yani “çiçekler tarlasına” yerleştirildiler. Beyin eşi olan İlona Zrínyi 1703 yılının şubat ayının 18. günü hayata gözlerini yumdu. Thököly ise 13 Eylül 1705 yılında vefat etti.
Külleri 1906 yılında üvey oğlu, II. Ferenc Rákóczi, József Rákóczi, Miklós Bercsényi eşi Krisztina Csáky, Antal Esterházy ve Miklós Sibrik’in külleriyle birlikte Macaristan’a getirildi. Küllerin getirilebilmesi, 1906 yılında yayınlanan XX. Yasası kapsamında Rákóczi ve mücadele arkadaşlarını mülteciliğe mahkum eden 1715 yılı XLIX yasasının 2. ve 3. maddelerinin iptal edilmesiyle mümkün olabilmişti. İmre Thököly’nin külleri daha sonra Késmárk şehrindeki yeni Evangelik kilisesinde ebedi uykularına defnedildi.

Lajos Kossuth

Lajos Kossuth 


Lajos Kossuth
 Macar milliyetçisi ve devlet adamı. 1802’de Macaristan’ın Monok şehrinde doğdu ve 1895’te İtalya’nın Torino şehrinde öldü. Fakir düşmüş asil bir aileden olup, Protestandı. Budapeşte Üniversitesinde hukuk tahsili yaptıktan sonra 1832’de parlamentoya girdi. 
Macaristan, uzun zamandan beri Avusturya İmparatorluğunun vesayeti altında olup, Avusturya imparatoru aynı zamanda Macaristan kralı da sayılıyordu. Kossuth bu durumun aleyhinde olup Orszaglülesi Tudositasok ve Toiveryhatosagi Tudositisok gazetelerinde yazdığı yazıları ile verdiği konferanslarda Macaristan’ın Macar asıllı hükümetlerce, memur, asker ve subaylarca idare edilmesini, kanunlarla sınırlandırılan hürriyetlerinin genişletilmesini savundu. Bunun üzerinde 1837’de dört sene hapse mahkum olup yirmi iki ay yattıktan sonra siyasi aftan faydalanarak çıktı. 1841’de Pesti Hirlap (Pesti Gazetesi)ı çıkarmaya başladı. Akıcı bir uslupla bu gazetenin başyazılarını da yazan Kossuth’un önderliğinde Macaristan’da güçlü bir uyanış hareketi başladı. 
1844’te Avusturya hükümetinin muhalefetine rağmen Milli Birlik Teşkilatını kurdu ve Avusturya mallarına karşı boykot kampanyasını başlattı. 1847’de Peşte temsilcisi olarak parlamentoya yeniden giren Kossuth, 1848’de Lajos Battyony başkanlığında kurulan hükümette maliye bakanı olarak görev aldı.

1848’de Avusturya’da başgösteren hükümet buhranı ve karışıklıklardan faydalanmak isteyen Kossuth, hürriyet mücadelesinin lideri ve Milli Savunma Komitesinin (Honvedelmi Bizottanany) başkanı sıfatıyla “Viyana’nın ölü eli uzaklaştırılmalıdır.” diyerek Macar ordusunu ayaklandırdı. Ülkeye hakim olarak Avusturya imparatorunun da meşru kabul ettiği parlamenter bir rejim kuruldu. Ancak bunu da yeterli görmeyen Kossuth tamamen müstakil olabilmek için parlamentoyu dağıtarak Milli Savunma Komitesi tarafından Macar asıllılardan meydana gelen bir hükümet kurdu. Aralık 1848’de Avusturya kuvvetlerinin başkent Budapeşte’ye girmesi üzerine hükümetle beraber doğuda Debrecen’e çekilmek zorunda kaldı. Macar ordusunun Avusturyalıları mağlubiyetiyle beraber Budapeşte’yi ele geçirdi. 14 Nisan 1849’da Habsburg Hanedanını tahttan uzaklaştırdı ve Macar milli devletinin istiklalini ilan etti.

Bu hadiselerin, işgali altında bulundurduğu Lehistan’ı tahrik etmesinden korkan Rusya, Habsburg Hanedanı adına ve Macar ordusundaki Lehli subayları bahane ederek daha önce Lehistan İsyanını bastıran General Paskieviç emrindeki 200.000 kişilik bir orduyla Avusturya’ya müdahale etti. Milliyetçiler sayı üstünlüğü karşısında mukavemet edemediler ve isyan kanlı bir şekilde bastırılarak Habsburg hanedanı tahta geçirildi. Lajos Kossuth ve kurtulabilenler kafileler halinde sınırı geçerek Osmanlı Devletine sığındılar.

Avusturya ve Rusya sert bir nota verip savaşla tehdit ederek mültecilerin iadesini istediler. Osmanlı Devleti ise bunu prestij meselesi yapıp, 17 Eylül 1849’da her iki devlete de verdiği nota ile mültecileri iade etmeyeceğini bildirdi. Notanın Avrupa’da duyulması Lehistan ve Macaristan isyanlarının kan ve ateşle boğulmasına seyirci kalan fakat nefretle karşılayan Batı Avrupa kamuoyunda büyük bir tesir uyandırdı. Osmanlı sefirini caddeden geçerken gören Londra halkı arabasının atlarını çözüp arabayı omuzlarıyla çektiler. Avusturya ve Rusya, kamuoyunun bu tavrı karşısında fazla ısrar edemedi.

Lajos Kossuth ve diğer mülteciler Kütahya’ya yerleştirildiler. “Ben Türklere şükran ve minnet borçluyum. Bunu mukaddes ve aziz bir mükellefiyet olarak kabul ediyorum. Türklerin milli hususiyetlerine ve asaletlerine karşı büyük bir saygı duyuyorum ve onları çok takdir ediyorum.” diyen Kossuth, iki sene Türkiye’de kaldı. Mültecilerin büyük bir kısmı Osmanlı tabiiyetine girerek Müslüman oldular ve önemli hizmetlerde bulundular.

Kossuth, 1852’de Macaristan’ın istiklali için mücadele etmek üzere İngiltere ve ABD’ye gitti. Her iki ülkede de törenlerle karşılandı. Ancak ne bunlardan, ne de Fransa ile İtalya’dan aradığı desteği bulamadı. Londra’ya geri dönüp yedi sene burada kaldıktan sonra hayatının son yıllarını Torino’da geçirdi. Usta bir hatib olarak hitabet sanatının güzel örneklerini veren Nutuklar (Beszedek) ve Gurbet Hatıralarım (Memories o My Exile) diye on üç ciltlik iki kitabı olup, ikisi de yabancı dillere tercüme edilmiştir.

Kütahya’da ikamet ettiği ev sonradan müze olup bugün de turistlerin yurdumuzda ziyaret ettikleri yerlerden birisidir.

Gençliği
Babası Slovak, annesi ise Alman asıllı olan Kossuth, sonradan yoksullaşan soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası geçimini yerel toprak sahiplerinin davalarına bakara sağlıyordu. Ailesi Lutherci olduğundan Protestan Sárospatak Akademisi'nde öğrenim gören Kossuth, devlet hizmetine girmek için yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine Zemplén'de, babasının müşterilerinden Kontes Etelka Andrássy'nin vekili olarak çalışmaya başladı. 1832'de, aşığı olduğu kontesin akrabalarından birini temsil etmek üzere, kontes tarafındanPozsony'deki (bugün Bratislava) ulusal meclise (Diet) gönderildi.

Gazetecilik Yılları 

Yeni kuşak Macar reformcularının mutlakiyetçi ve gerici Viyana yönetimine karşı ilk kez kararlı bir muhalefet yürüttükleri bu "uzun meclis"in çoşkulu ortamı, Kossuth'un siyasal ve toplumsal görüşlerinin biçimlenmesinde belirleyici rol oynadı. Kossuth, dönemin liberal uygulamalarının eksiksiz olarak Macaristan'da da yaşama geçmesi gerektiğine inanıyor ve her tür haksızlığa ve adaletsizliğe son verilmesini istiyordu. Ama onun için özgürlük her şeyden önce ulusal özgürlük anlamına geldiğinden, Macaristan'ın, yasalarla tanınmış özerklik hakkını fiilen kullanmaksızın toplumsal ya da ekonomik açıdan ilerlemesi söz konusu olamazdı. Bu nedenle öncelik siyasi mücadeleye verilmeliydi.
Meclis'te temsil ettiği kişinin yerine söz alma hakkı olmayan Kossuth, o dönemde tutanakları yayımlanmayan meclis oturumları üzerine mektuplar yazmaya başlayarak sesini duyurma olanağı buldu. Oturumları olduğu gibi aktaran kuru metinler olmaktan çok, renkli anlatımlarıyla siyasal broşürleri anımsatan bu mektuplar, Kossuth'un genç ve coşkulu yardımcıları tarafından elle çoğaltılarak Macaristan'ın dört bir yanına ulaştırılıyor ve çok sayıda kişi tarafından ilgiyle izleniyordu. 1836'da meclisin dağılmasının ardından, Pest eyaleti meclisi Kossuth'a meclis oturumlarını benzer biçimde kaleme alma önerisinde bulundu. Ama artık meclis üyelerinin dokunulmazlık hakkından yararlanamayan Kossuth, 4 Mayıs 1837'de yazılarında dile getirdiği görüşler nedeniyle tutuklandı ve 18 ay süren tutukluluk döneminin ardından yıkıcılık suçundan 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
1840'ta ilan edilen afla serbest bırakıldığında, halkın kahraman gözüyle baktığı bir kişi durumuna gelmişti. Kısa süre sonra on beş günlük bir gazete olan Pesti Hirlap'ın yayın yönetmenliğine getirildi. Gazetede yayımlanan etkileyici makaleleri kendisine çok sayıda yandaş kazandırırken, yalnızca Avusturyalı görevliler ve Macar tutucu çevrelerde değil, ılımlı Macar reformcuları arasında da tedirginlik yarattı. Macarların üstünlüğü konusundaki şoven tutumunda ısrar etmesi ise Macaristan'da yaşayan Hırvatların ve öteki azınlıkların tepkisini çekti. 1844'te gazetenin sahibi tarafından görevinden uzaklaştırılan Kossuth'un kendi başına yeni bir gazete çıkarmasına da izin verilmedi. Ardından Metternich'in, gazeteci olarak hükümetin hizmetine girmesi için yaptığı öneriyi reddetti ve Alman iktisatçı Friedrich List'in görüşlerinin etkisiyle Macaristan'da sanayiyi geliştirmeyi ve Avusturya mallarının boykotunu amaçlayan bir dernek kurdu. Sanayileşme aracılığıyla ülkenin ekonomik bağımlılığına son vermeyi amaçlayan derneğin çalışmaları tam bir başarısızlıkla sonuçlandıysa da, Kossuth'a siyasi propaganda etkinliklerini sürdürebilmesi için elverişli bir zemin sağladı.

1848 Devrimi [değiştir]

Ana madde: 1848 Macar Devrimi
1847'de Pest eyaleti tarafından yakında toplanacak mecliste eyaleti temsil etmekle görevlendirilen Kossuth, meclisin toplanmasından sonra, kapsamlı bir siyasal ve toplumsal reform programı üzerinde anlaşmış olan "ulusal muhalefet"in önderliğini üstlendi; burada radikallerin liderliğini üstlenen Kossuth feodal hakların kaldırılmasını, köylülüğün feodal bağımlılıktan kurtarılmasını, basın özgürlüğünü ve Avusturya karşısında en geniş siyasal bağımsızlığı savundu. Belirleyici önem taşımayan bazı konularda belli ilerlemeler sağlayan reformcu muhalefet, Şubat 1848'de Paris'ten devrim haberleri geldiğinde, en temel sorun olan siyasal denetim konusunda tam bir çıkmaza girmişti. Devrimci ortamın yarattığı koşullardan yararlanarak harekete geçen Kossuth, 3 Mart'ta mecliste söz alarak son derece etkileyici bir konuşma yaptı. Macaristan'da ve Avusturya İmparatorluğu'nun egemenliği altındaki öteki topraklarda yaşayan halkların özgürlüklerini güvence altına almanın tek yolunun Viyana'nın mutlakiyetçi yönetim anlayışının son bulması olduğunu savunduğu konuşmanın ardından, reform yanlılarının programını temel alarak imparatora sunmak üzere hazırladığı bildiriyi meclise onaylattı. Viyana'da da devrimin başladığına ilişkin haberlerin 14 Mart'ta meclise ulaşması üzerine, bildiride yer alan taleplere yenilerini ekleyerek ertesi gün Viyana'ya hareket eden komiteye katıldı. Viyana hükümeti devrimin yarattığı panik ortamında bildiriyi olduğu gibi onayladı.
Bildirinin onaylanmasının ardından yeni Macaristan başbakanı Kont Lajos Batthyány tarafından maliye bakanlığına getirilen Kossuth, Macaristan'da herkes için vergi zorunluğunu ve tazminat karşılığında feodal yükümlülüklerin kaldırılmasını sağladı. Ancak kısa süre içinde Viyana-Macaristan ilişkilerinin en hassas noktasını oluşturan mali işlerin denetimi konusunda yeni Avusturya maliye bakanıyla anlaşmazlığa düştü. Bu arada adının Macaristan'daki aşırı milliyetçi hareketle özdeşleşmesi Viyana'yla bağları koparmak istemeyen hükümet üyeleri arasında hoşnutsuzluk yarattı. Sık sık hükümete danışmadan ya da alınan kararların tersine hareket etmesi ve halka kendi sesini duyurmak üzere bir gazete yayımlamaya başlaması tepkileri daha da artırdı. Ama halk arasındaki saygınlığı hükümetin en büyük dayanağı olduğundan görevden alınması hiçbir zaman gündeme gelmedi.

Kossuth, temmuzda Macar birliklerinin İtalya'ya gönderilmesini Viyana'nın kabul etmeyeceği çok açık olan siyasal koşullara bağlayan bir kararı meclise onaylatarak Viyana'yla ilişkileri kopma noktasına getirdi. Aynı tarihte Macaristan'ın tehlike altında olduğunu açıklayarak, Sırp ve Hırvat tehdidine karşı ülkeyi savunmak üzere büyük bir ulusal ordu kurulması çağrısında bulundu. Avusturya'nın yönlendirdiği Hırvat birliklerinin eylülde Macaristan'ı işgal etmeleri Kossuth'un kuşkularının yersiz olmadığını gösterdi. İşgalin ardından Batthyány görevinden çekildi ve Kossuth meclisin atadığı Ulusal Savunma Komitesi (Honvedelmi Bizottanany) adlı geçici hükümetin başına getirildi.[1] Tüm yetkileri elinde toplayan Kossuth, ekim ayında Viyana ile ilişkilerini kesti ve yeni kazanılan bağımsızlığı kurtarmak için gerçek bir diktatörülük uyguladı.
Macar birlikleri kısa süre içinde işgal ordularını ülke topraklarından çıkarmayı başardı. Ama Avusturya imparatoru I. Ferdinand'ın aralıkta yeğeni Franz Joseph lehine tahttan çekilmesinin ardından yapılan anayasal düzenlemelerle, Macaristan'ın 1848 Devrimi sırasında elde ettiği ayrıcalıklara son verildi ve Macar toprakları bir kez daha işgal altına girdi. Peşte'nin Avusturya kuvvetlerince alınmasından sonraDebrecen'e çekilen Kossuth önderliğindeki meclisin buna yanıtı, yapılan oylamayla Habsburglar'ın düşürülmesi ve Macaristan'ın bağımsızlığını ilan etmek oldu (14 Nisan 1849). Kossuth aynı tarihte meclis tarafından Macaristan valiliğine seçildi. Artúr Görgeykomutasındaki Macar birlikleri, Rus ordularının Avusturya'nın yardım çağrısını kabul ederek Macar topraklarına girdiği mayıs ayına değin işgal kuvvetlerine karşı başarıyla direndiler. Ama birkaç hafta süren sert çarpışmalardan sonra Macarların yenilgisi kesinleşti. Bunun üzerine ülkeden ayrılmaya karar veren Kossuth, bütün yetkilerini Görgey'e devrettikten sonra 11 Ağustos'ta Macaristan'ı gizlice terk etti.22 Ağustos tarihinde beraberinde yaklaşık 5 bin mülteci ile Vidin’de Osmanlı Devleti'ne sığındı.[2] Görgey ise kısa süre sonra Világos'ta Rus ordularına teslim oldu.

Sürgün Yılları 

Avusturya ve Rus makamlarının yaptıkları baskılara karşı Osmanlı yönetimi Kossuth'u Avusturya'ya teslim etmeyi reddetti. Kossuth iki yılını Kütahya'da geçirdikten sonra ABD hükümetinin davetini kabul ederek Osmanlı topraklarından ayrıldı. Yolculuk sırasında uğradığıBritanya'da birçok kitle gösterisine katılarak halk arasında büyük çoşku uyandıran konuşmalar yaptı. ABD'de de coşkulu kalabalıklar tarafından karşılandıysa da bütün çabalarına karşın ABD ve Britanya hükümetlerini Macaristan'da yürütülen mücadeleye destek vermeye ikna edemedi. ABD'den dönüşünde Londra'ya yerleşti ve yazışmalar yoluyla yandaşları arasında direniş ruhunu canlı tutmaya çalıştı. Aynı dönemde, yakın bir dostluk ilişkisi kurduğu İtalyan yurtsever Giuseppe Mazzini'nin ısrarı üzerine, Mazzini önderliğindeki devrimci komiteye girdi. Öte yandan milliyetler sorununa ilişkin görüşlerini yumuşatarak, MacaristanHırvatistanSırbistan ve Romanya'nın bir Tuna federasyonu çatısı altında birleştirilmesi amacıyla çeşitli girişimlerde bulundu. Ama pek gerçekçi olmayan bu tasarısı hiçbir zaman yaşama geçmedi.

Kossuth'un cenaze tören,, Budapeşte, 1894
Fransa imparatoru III. Napoléon, 1859'da Kossuth'la kişisel bir görüşme yaparak, ona Avusturya'yla Fransa arasında kısa bir süre sonra başlaması beklenen savaşın ertesinde Macaristan'da bir ayaklanma düzenlemesini önerdi. Kossuth'un öneriyi koşullu olarak kabul etmesinin ardından, Fransa ve Piemonte'yle işbirliği içinde askeri hazırlıklara başlandı. Bu arada Kossuth İngilizlerle yürüttüğü görüşmelerin sonucunda Britanya'yı Avusturya'nın yanında savaşa girmekten caydırdı. Ama Napoléon'un temmuzda Franz Joseph'le ateşkes imzalayarak Macarları yalnız bırakmasıyla ayaklanma ve sonrasına ilişkin tasarıların gerçekleşme olasılığı ortadan kalktı.
Bunu izleyen yıllarda, elverişsiz uluslararası koşulların da etkisiyle, Macar önderleri arasında monarşi yönetimiyle uzlaşma eğilimleri güçlendi. Torino'da yaşamakta olan Kossuth,Avusturya-Macaristan İkili Monarşisi'nin kurulmasıyla sonuçlanan 1867 Uzlaşması'nın (Ausgleich) imzalanmasından önce, gelişmelerden duyduğu kaygıları ve tepkilerini dile getirdiği açık bir mektup yayımladı. Ama "Cassandra Mektubu" olarak bilinen bu bildiri, olayların gelişimi üzerinde etkili olmadı. Son yıllarını yalnızlık, yoksulluk ve hastalıklar içinde geçiren Kossuth, 1894'te öldü. Macaristan'a getirilen cenazesi ulusal bir matem ortamında gömüldü.
1841'de evlendiği Terézia Meszlényi'den olan oğlu Ferenc Kossuth bir süre Bağımsızlık Partisi'nin başkanlığını yaptı. Ölümünden sonra Kossuth'un adı Macaristan'da bağımsızlık mücadelesinin simgesi durumuna geldi ve yıllar geçtikçe çevresindeki efsane daha da büyüdü.

Çalışmaları 

Kossuth'un anıları Irataim az emigraciobol (1880-95, 13 cilt; Sürgündeki Anılarım), makaleleri ve konuşmaları ise Összes Munkai (1948-61; Makaleler ve Söylevler) başlığıyla yayımlanmıştır. Kütahya'da bulunduğu yıllarda hazırladığı Türkçe dilbilgisi kitabı Lajos Kossuth'un Türkçe Grameri (1968, der. S. Kakuk) adıyla basılmıştır.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Gyula İllyés



Gyula İllyés  Hayatı

Köylü bir aileden gelen İllyés, 1919 yılında siyasal mücadeleye katıldı. İstenen başarıyı yakalayamadı ve Paris'e gitti. Fransızca şiirler yazdı, 1925'te ülkesine geri döndü. 1928 yılındaNéhéz Föld; 1935 yılında da Szallo egek alatt adındaki eserlerini verdi. 1941 yılında Nyugatdergisinin başına geçti ve aynı yıl Almanya tarafından dergi yasaklandı.

 Ülkesinin işgal zamanında Alman karşıtı yapıtlar yayımladı. Savaştan sonra milletvekili seçildi ve başka bir derginin başına geçti. Komünist Parti'sinin eleştirileri üzerine dergi 1949 yılında kapandı. Ülkesinde zorbalığın olduğunu belirten İllyés, Zorbalık üstüne yüz dize adındaki şiirini yayımladı (1956). Ülkenin mevcut idaresinde kuşku altında kalan İllyés, sonraki yapıtını ancak 1961'de yayımlayabildi. Bazı gezi yazıları ve oyunlar da yayımladı. Şiirlerinde halkçı ve gerçekçi bir tutum sergilemiştir, 1983'te hayatını kaybetmiştir.GYULA İLLYES ( 1902-1983) Güncelliğini hiç yitirmeyen şairin Zorbalık üstüne şiiri

ZORBALIK ÜSTÜNE

Yalnız orda yok zorbalık,
zorbalığın olduğu yerde,
yalnız tüfeklerin ağzında.
yalnız hapisanede.
....................
Yalnız "suçlu" diye haykıran
yargıcın soğuk yargısında.
yalnız "hazır ol!"da
yok zorbalık
.......................
Gizlice aralanmış
kapıların arasında
korkuyla fısıldanan
haberlerde yok yalnız.
......................
Zorbalık çocuk yuvalarında,
zorbalık babanın öğütlerinde
gülümsemelerinde ananın,
verdiği karşılıklarda çocuğun yabancı birine.
.......................
Veda öpücüğünde bile
var o aslında,
sesinde var kocasına soran kadının:
Ne zaman geleceksin sevgilim?
........................
Sevgilinin yüzünde,
buz kesiliveren apansız,
tam şu sıra,
onunla buluşurken.
.......................
Konuşurken sen kendi kendinle
odur, zorbalıktır sorguya çeken seni,
özgür değilsin artık
düşünürken bile.
.......................
Kollar seni, kaçamazsın,
hem gardiyansın, hem tutuklu,
siner kumaşına esvabının,
siner tütünün tadına.
.......................
Artık bilemezsin yaşamak ne,
et ne, ekmek ne,
istemek ne bir şeyi,
istemek ölesiye.

Böylece olursun kölesi kendi kendinin,
olursun taşıdığı zincirleri döken ocak,
dünyaya getirdiğin çocuklerı
besler büyütürsün o yesin diye.

Zorbalığın olduğu yerde
her şey zincirin bir halkası,
veba gibi dört yandan sarar seni,
olursun sen de zorbalığın tam kendisi.

                                       Türkçesi: A.Kadir - Eray Canberk






Ferenc Juhasz

Ferenc Juhasz (d. 1928), Macar şair.
Ferenc Juhasz, Bia, Macaristan'da doğdu. Budapeşte'de bir süre Macar filolojisi okuduktan sonra editörlüğe başladı.
İlk şiir kitabı Kanatlı Tay, 1949'da yayımlandı.
Şiirlerinde güçlü bir lirik ses, zengin ve korkusuz imgeler, bireyci bir hümanist anlatım vardır.

Kitapları [değiştir]

  • Santha Ailesi
  • Baba
  • Uçuşa Övgü
  • Savurgan Ülke
  • Geyiğe Dönüşen Oğlan
  • Çiçeklerin Gücü
  • Attila Joszef’in Mezarı
  • Kutsal Ateş Seli Öyküleri
  • Ölüler Kralı

Bálint Balassi

Bálint BalassiBalassa olarak da yazılır (d. 20 Ekim 1554, Zólyom, [bugün Zvolen,Slovakya] - ö. 30 Mayıs 1594, EsztergomMacaristan), döneminin önde gelen Macar lirik şairi. 18. yüzyıl sonuna değin Macar edebiyatının en önde gelen adı olmuştur. Macarların ulusal dilde yazan ilk ozanı olarak kabul edilmektedir.


Dosya:Tablica pamiątkowa Balint Balassi Kraków.jpgÜlkenin en varlıklı Protestan ailelerinden birinin çocuğuydu. Uzun yıllar Polonya'da kaldı.Osmanlılara karşı savaşlara katıldı, bir yandan da mirasını elinden almaya çalışan akrabalarıyla mücadele ederek serüvenli bir yaşam sürdü. Önceleri geleneksel şiirler yazdıysa da, çok geçmeden güçlü kişiliğiyle özgün bir şiir diline ulaştı. Canlı bir anlatımla kırların güzelliğini, savaşın kaba zevklerini işledi. Aşk konusundaki şiirlerinde içten duyguları yansıttı. Yaşadığı çok sayıda aşk serüveninin etkisini taşıyan dönemin en güzel şiirlerini yazdı (1588'de yazdığı Julia adlı şiir dizisi) ve ülkesinin ilk büyük lirik şairi durumuna erişti. Daha sonraki şairlerce taklit edilen bir şiir kıtası formu yarattı. Katolik mezhebine geçtikten sonra yazdığı dinsel şiirlerine güçlü, erkeksi bir kahramanlık havası egemen oldu. Esztergomkuşatması sırasında yaralanarak öldü.
Yapıtları önce elyazması olarak dağıtıldı, dinsel şiirleri ancak 1632'de basılabildi. 1958'de bulunmuş pastoral bir komedisi vardır. 1997 yılından bu yana Bálint Balassi’nin Macaristan ve Dünyada tanınmasına katkıda bulunan bir Macar bir de yabancı çevirmen ve edebiyat araştırmacısına Balassi Kılıcı (Balassi Bálint Emlékkard /The Bálint Balassi Memorial Sword Award) ödülü verilmektedir.[1]


Balassi Bálint Emlékkard ödülü 2007’de Dursun Ayan’a verildi
1997 yılından bu yana Macar ozan Bálint Balassi’nin Macaristan ve Dünyada tanınmasına katkıda bulunan bir Macar bir de yabancı çevirmen ve edebiyat araştırmacısına Balassi Kılıcı (Balassi Bálint Emlékkard /The Bálint Balassi Memorial Sword Award) ödülü verilmektedir. Ödül uluslar arası alanda (The Bálint Balassi Memorial Sword European Award for Literature) bu yıl Türkiye’den Dursun Ayan’a verildi. Şair János Csokits de bu yılki ödülün Macar sahibi oldu. 

Az söyleyip çok dinşeyen bir birikim,Dursun Ayan ile edep sohpeti,
Edep Mektebi ekibinin her ay düzenli olarak tertip ettiği Edep Sohbetlerinin bu ay ki konuğu Sosyolog Dursun AYAN’dı. Konumuz, “Anadolu’nun Manevi Dinamikleri”

Öğrencilerimizin yoğun ilgi gösterdiği sohbetimizin açılışında Edebiyat Öğretmeni İdris TEKİNBAŞ, Misafirimiz Dursun AYAN’a Edep Mektebi Projesi hakkında bilgi verdi.

Program moderatörlüğünü Asfa Ferda Koleji Genel Müdürü Mesut DOĞAN’ nın yaptığı programımız, öğrencilerin fikirleriyle katılımı doyumsuz bir sohbete dönüştü. Akademik anlamda pek çok çalışmada imzası bunun Dursun AYAN,  sohbetin birinci kısmında:” Anadolu’nun dinamikleri içerisinde, nüfus, tarih, sanat, entelektüel birikim, dini-tasavvufi hayat, bilimsel gelişim ve bu dinamikler arasındaki münasebetin nasıl olduğuna dair çarpıcı örneklerle, öğrencilerimiz biraz şaşırtan ama ufuk açıcı bilgileri bizimle paylaştı.                                                     


Sohbetin ikinci kısmında, öğrencilerimizin sorularını cevaplayan Dursun AYAN, özellikle gençlerimiz için: “  ‘Gençler adam olmaz!’  Böyle bir anlayış var. Ben bu kaygıyı az yaşayan biriyim. Boş işler peşine koşmak varken, hafta sonu tatilini daha farklı şekilde geçirebilme imkânınız varken şuan buradasınız. Şunu söyleyebilirim.  Ben, Fen Bölümünden mezunum, ama sosyolog oldum. Böyle bir şey tercih ettim. Sizler, gönlünüze düşen bir şey için ne kadar emek sarf ediyorsunuz? Bu soruyu sormanız gerekir. Mehmet Akif, acaba sayısalcı mıydı? Yoksa sözelci mi? Kendinizi asla bir alanla sınırlandırmayın. Disiplinler arasındaki ilişkiyi asla unutmamalı, bir Fuzulî gibi bir Akşemşeddin gibi çağın birçok ilmine, sanatına hakim,  gerçek münevver olma yolunu seçmelisiniz “ tavsiyesinde bulundu.


Bálint Balassi adına on bir yıldır verilen Balassi Bálint Emlékkard ödülüne, bu yıl ilk kez bir Türk layık görüldü. 14. Şubat 2007 tarihinde Budapeste’nin Budin (Buda) tarafında yer alan tarihî Gellért Oteli’ndeki ödül törenine, ödülün fikir babası ve ünlü mimar Imre Makovecz, Türkiye'nin Macaristan Büyükelçisi Umur Apaydın, Macar Bilimler Akademisi, ELTE Üniversitesi Türkoloji Bölümü ve Ferenc Lizst Müzik Üniversitesi öğretim üyeleri, Budapeşte Macar-Türk Dostluk Derneği yönetici ve üyeleri, Macaristan Savunma bakanlığından askerler, Kilise yetkileri, Estergon Belediye Başkan yardımcısı, Balassi Müzesi müdürü, edebiyatçılar ve gazetecilerin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Törende, Dursun Ayan'ın özellikle kültür ve edebiyat alanında Macaristan ile Türkiye arasında bir köprü olduğu vurgulandı. Balassi Bálint Emlékkard ödülünü alkışlar arasında alan Dursun Ayan, yaptığı konuşmada, felsefe-edebiyat ilişkisine değindi ve kendisini bu ödüle layık gören Kuratorium üyelerine ve ortak çevirmen türkolog Edit Tasnádi’ye teşekkür etti. Ayan, Macar kahramanı ve şairi, aynı zamanda Türk dostu Ballasi'nin şiirlerini Türkçeye çevirmekten büyük mutluluk duyduğunu da söyledi.

Adına ödül verilen şair, XVI. yüzyıl Osmanlı dönemi Macaristan’ında yaşayan Bálint Balassi Macarların ulusal dilde yazan ilk ozanı olarak kabul edilmektedir. 1554-1594 (Zolyom-Estergon) yılları arasında yaşayan Balint aynı zamanda bir Rönesans şairidir. Ozan’ın hayatı Türkler ile yakından ilgilidir. Türkçe bilen ve Türk halk edebiyatından ve Divan edebiyatından etkilenen şair Türklerin Estergon kuşatması sırasında kaleyi savunurken hayatını yitirmiştir. Adına dil enstitüsü bulunan Balint’in şiiri üstün bir lirizm ve konu zenginliği taşımaktadır. Bu güne kadar pek çok dile çevrilmiştir. Dursun Ayan’a ödül getiren çalışmalar << Edit Tasnádi-Dursun Ayan, (ed., çeviri), XVI Yüzyıl Macar Ozan Bálint Balassi ve Şiirlerinden Örnekler, Akadémiai Kiadó - Magyar-Török Barátı Társaság, Budapest 2006 >> adlı kitapta yer almaktadır. Kitapta Balassi’nin şiirleri Macarca asılları ve Türkçe çevirileri ile birlikte yayınlandı. Kitapta ayrıca Edit Tasnádi, Géza Szentmártoni Szabó, Balázs Sudár ve Dursun Ayan’ın şair ve şiirleri hakkında makaleleri ve Macaristan’ın önceki Türkiye Büyükelçisi Zsolt Szalay’ın sunuş yazısı yer almaktadır. Dursun Ayan ayrıca Edit Taşnadi ile Macar şair Joszef Attila’nın şiirlerinden de çeviriler yaparak yayınlamıştır.

Kitap Budapeste’de Akadémiai Kiadó (Akademi Yayınevi) ve Magyar-Török Baráti Társaság (Macar-Türk Dostluk Derneği) tarafından 2006’da yayınlandı ve 20 Kasım 2006 tarihinde Magyar Tudomanyos Akademia’da (Macar Bilimler Akademisi) yapılan bir toplantı ile tanıtıldı. Toplantıda o zaman da hazır bulunan Türkiye Cumhuriyeti Macaristan Büyükelçisi Sayın Umur Apaydın, Macar Bilimler Akademisi genel sekreteri, Macar-Türk Dostluk Derneği başkanı Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Géza David, tercüman ve edebiyatçı Edit Tasnadi ve Dr. Dursun Ayan birer konuşma yaptılar. Balassi şiirlerinden Türkçe bir seçkiyi Hatice Sarıaltın okudu ve Macar etnomuzikolog Kopszos Tamas Kiss Balassi’nin türkülerini kopuz ile seslendirdi. Toplantıya Büyükelçilik yetkililerimiz, Macar Bilimler Akademisi, ELTE, Szeged Üniversitesi mensupları ve yöneticileri, ünlü türkolog Prof. Dr. G. Hazai Macar-Türk Dostluk Derneği yönetim kurulu ve üyeleri ile Macaristan’ın farklı kentlerinden türkologlar, öğrenciler ve davetliler katıldı. Türkiye’nin Macaristan Büyükelçisi Sn. Umur Apaydın toplantıdan sonra bir resepsiyon verdi. 

Bu güne kadar (Balassi Bálint Emlékkard /The Bálint Balassi Memorial Sword Award) ödülü alanlar arasında şu isimler yer almaktadır: Tóth Bálint, Döbrentei Kornél, Wass Albert, Nagy Gáspár, Sinkovits Imre, Buda Ferenc, Gérecz Attila, Utassy József, Farkas Árpád, Ernesto Rodrigues, Kiss Benedek, Tereza Worowska, Vári Fábián László, Armando Nuzzo, Ferenczes István, Tuomo Lahdelma, Csoóri Sándor, Lucie Szymanowska.

Ödül Macar ve Türk basını ile internet sitelerinde yer aldı, Budapeşte Radyosu Dursun Ayan ile röportaj yaptı ve özel bir radyonun canlı yayınına katıldı. Ayan, ödül töreninden sonra Estergon’da müzeyi, eski Türk mahallesini, restore edilen camiyi gezdi, Balassi’nin anıtına çelenk koydu. Budapeşte Macar-Türk Dostluk Derneğinin düzenlediği geziye çocukları ile katılarak Zigetvar’da Kanunî Sultan Süleyman ve Miklós Zrínyi’nin anıtlarını ziyaret etti, çelenk koydu. Zigetvar’da kaledeki Sultan Sülüyman ve şehirdeki Ali Paşa camilerini gördü. Ayrıca Mohaç ve Peç şehirlerine uğrayarak Mohaç Ovası’nda Mohaç Meydan Muharebesi anısına yaptırılan savaş anıtını ziyaret etti.
      Minap mulatni mentemben
Jöve két kegyes előmben,
Egyik monda: Halljad legény,
Melyikünk szebb, ez-e vagy én?
Felelém: Ez szót nem fejtem,
Vétekben én nem leledzem,
Nem akarok megfelelnem,
Mind szépnek tetszetek nekem.
Nektek szemetek fekete,
Két-két narancs kebletekbe,
Vadtok szépek személytekbe,
Édesek beszédetekbe.
Monda ismét: Kérlek téged,
Melyinket vennéd inkább meg?
Melyinkért adnád több pénzed?
Mondd igazán feleleted!
De imhol nektek az igaz,
Szépségtekről rövid válasz,
Szömölcsöt visel mellyén az,
Az ki legszebb, kisebbik az.